2.yıl

Zaman bu kadar hızlı akıp giderken; beni yansıtan, kendimi anlamamı sağlayan, farklı bakış açıları ve yeni insanlar kazandıran, bazen ilgi göstermeyi unutsam dahi başkalarına bi’ nebze de olsa ilham olan, birlikte büyüdüğüm bir arkadaşım, bloğum olduğu için epey mesutum. Tam da bugünle birlikte 2 yılı geride bıraktık.

Sâhi, neyin?

Arka planda Mozart, Beethoven gibi büyük sanatçıların eserleri çalıyor. Ruhum bi’ hoş oluyor böyle anlarda. İstemsizce umut ve hüznün bir arada olduğu duygu karmaşası içinde kayboluyorum. Parça Piano Sonata No.14. Dinlerken bilinçaltımda varoluşsal kaygı ve boşluğu sorgulamaktan alı koyamıyorum kendimi. Gerçi çok da yapamıyorum bunu son zamanlar.

Hızlı Geçen Bir Sene ve Blog Yazarlığında 1 Yıl!

Ay bugün ben yaşlanmışım ama bloğum bir yaşına girmiş, öyle mi? 😀 Öyle tabii. Zaman çok hızlı geçiyor gerçekten. Daha geçen sene, bu dönemlerde ilk blog yazımı girmenin heyecanını yaşarken şimdi de birinci yılımı kutluyorum. Aynı zamanda hakkımda  yazısındaki on dört yaşındayım kısmını on beş yapmanın verdiği üzüntünün de içerisindeyim. Karmaşık duygular işte.

Yalçın Güler ile Röportaj

Herkese merhaba! Geçtiğimiz günlerde  yeni bir blog yazarı ile tanıştım. Bu kişi tahmin edeceğiniz üzere Yalçın Ağabey idi. Kendisi bloğumu fark edip sosyal medya hesaplarım üzerinden bana ulaşmıştı. Bilmiyorsanız Yalçın Ağabey blog yazarları ile röportajlar yapıyor. Bana da böyle bir teklif sundu ve  çok sevinip hemen kabul ettim. Bu verdiğim ilk röportaj olduğundan benim için …