Tekrardan merhaba! Uzun bir sessizliğin ardından tekrar burada olmak tuhaf ama bir o kadar da güzel hissettiriyor. Bu blog epey zamandır yeni bir yazı görmemişti, dolayısıyla yeniden bir giriş yapmak da kolay olmuyor. O yüzden bu yazıyı, bir dönüş, bir yeniden başlama yazısı olarak görüyorum.
Yorumlardan, e-postalardan veya sosyal medyadan yazmaya devam etmemi isteyen herkese gönülden teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Bu satırları bıraktığım yerden aynı motivasyonla yazabiliyorsam, sizlerin sayesinde.
Peki, nerelerdeydim?
Sitemde en son paylaştığım yazı Erasmus maceralarımdan, Amsterdam gezisinden kalmış. Dile kolay, üzerinden üç yıl geçmiş! Bu kadar uzun süre bloguma girmediğimi fark edince önce şaşırdım, sonra da biraz düşündüm. Epeydir yazmadığımın farkındaydım elbette ama bu durumu somut bir şekilde görmek, “neden yazmıyorum?” sorusunu kendime sormama sebep oldu.
Aslında bu üç sene boş geçmiş yıllar değildi. Aksine, hayatın tempolu tarafı fazlasıyla baskın çıktı. Okulum uzadı, Altın Koza’dan ödül aldık, kendi markamı kurdum, ameliyat oldum… Birçok şey oldu, birçok şey geçti. Ama blogum sessiz kaldı.
Bunun nedenini düşündüğümde, sanırım temelinde yazmanın benim için hiçbir zaman bir “zorunluluk” olmaması yatıyor. Okulda ya da işte teslim tarihleriyle çevriliyken, burası hep “benim alanım” olmuştu. Kendi düzenimi kurduğum, kendi hızımla var olduğum bir yer. Dış dünyadaki işler yoğunlaşınca, insan önce kendi kurduğu düzeni es geçiyor. Benimki de öyle oldu.
Araya kısa bir not. Tekrardan bloga yazı yüklememe en çok sevinecek kişi aşağıdaki mesajlardan da anlaşılacağı üzere sevgili blog yazarı arkadaşım Bages oldu sanırım! 😀 Desteği ve beni yüreklendirdiği için çok teşekkür ederim.
Kısacası, tekrar burada ve sizlerle olmak gerçekten çok güzel. Eskiden olduğu gibi bu kez de herhangi bir okunma amacı gütmeden, sadece içimdekileri paylaşmak, bazen kafamı rahatlatmak ve belki de aynı duygulardan geçen insanlara ilham olabilmek istiyorum.
İlerleyen yazılarda benim için önemli gördüğüm bazı konulara da değinmek niyetindeyim. Özellikle kendi markamı kurma serüvenim bunların başında geliyor. Hatta bu konuda sevgili Simya ile gerçekleştirdiğimiz bir röportaj da var, merak edenler [buradan ulaşabilirler].
Bunun dışında girişimcilik ve yaratıcılık arasındaki denge, sinema öğrencisi olarak üretim süreçleri ya da günlük yaşamın içinden küçük düşünceler üzerine de yazmak istiyorum. Yani konuşacak, üzerine düşünüp araştırılacak epey konu var.
Başta da dediğim gibi, bu yazı kısa bir merhabaydı benim için. Şimdilik benden bu kadar. Sadece yazının sonunda değil, yeni bir başlangıçta buluşmak dileğiyle. Hoşça kalın!