Gözlerim boğucu odanın karanlığında sürekli dolaşıyor. Görmeyi hiç istemediğim yer, tozdan zor seçilen anı albümüm. Görmemeliyim. Çünkü anılarımın derinliğini uyaran sinirlerim geriliyor, bedenimin dışına uzanmaya çalışıyor. Duyularım beynimdeki gürültünün içinde sarhoşlukla kıpırdıyor ve zihnimde canlanan hatıraların hepsi kaçınılmaz olan o altüst edici boşluğa doğru ilerliyor.
Sanırım bir karar vermem gerekecek. Gözlerimi kapatıp anılarımın bedenimi güçlü bir zırhla çevreleyen kalkanını yıkmasına izin vereceğim.
Gözlerimi kapayacağım ve hatırlayacağım.
Hatırladım.
Beş sene önceydi. Ablamla mat bir ışığın aydınlattığı yoldan geçerek küçük bir kitabevine girdik. Şiddetli rüzgâra aldırmadan dışarıya attık kendimizi. Ellerimiz, ablamın öğrencilerine aldığı bir yığın kitapla doluydu. Tüm doğallığımız ve neşemizle karşıdan karşıya geçiyorduk. Kaldırımın loş ışığı yüzümüze vurmuş, kitapların taze kokusu burnumuza dolmuştu. Sonra her şey çok hızlı gelişti. Artık duyduğumuz koku kitaplar değil, etrafa yayılmış tozdan, yanık kokusundan ve bir ruhun çöküşünden ibaretti.
Kan dondurucu olaydan sonra ne olduğunu anlamam çok geç olmadı. Aşırı alkol almış sorumsuz bir sürücü yüzünden ablam yerde yatıyordu. Sürücü, trafik ışıklarını ihmal etmiş, hız sınırını fazlasıyla aşmıştı. Böyle bir sorumsuzluğun bir cana mâl olması nasıl bir acımasızlık, nasıl bir saygısızlıktı?
Hiç düşünüyor muyuz, acaba trafikte birbirimize ne kadar saygılıyız? Her gün onlarca, yüzlerce trafik kazasına, söylenen kötü sözlere, sebepsizce basılan kornalara, aşırı hıza, uyulmayan kurallara, yitirilen hayatlara, geride kalan hayallere, kısacası trafikte saygısızlığa neden dur diyemiyoruz? Trafiği yönetmek için önce kendimizi,sonra çevremizi yönetmemiz gerektiğinin farkında değil miyiz? Ailemize, arkadaşlarımıza, çevremize gösterdiğimiz saygıyı trafikte göstermiyor oluşumuz, acizce bir davranış değil midir?
Bireyin bilinçlenmesi gereken temel kavram saygıdır. Öncelikle bu konuda hassas olunmalıdır. Saygının olmadığı yerde bilgiler boşunadır, fayda sağlamaz. Saygı kavramı benimsendikten sonra trafik kurallarından bahsedilmelidir. Eğer kişi, üzerine düşeni yapar, trafikte hoşgörülü ve sabırlı olursa hüsranla karşılaşmayız.
Ani bir hareketle anı albümümün kapağını kapattım. O an düşüncelerimi, irademin dışında gerçekleşecek noktaya odakladım. Keşke ablam yaşasaydı, diye düşündüm. Kim bilir ne öğrenciler yetiştirecek, ne öğrenciler kazandıracaktı ülkemize.Sevgiyi, saygıyı öğretecekti yeni nesillere.
Dersimin başlamasına az kalmıştı. Evet, ablamın yarım kalan hayallerini ve hedeflerini hayata geçirmek için öğretmen olmuştum. Karanlığa kendimden emin adımlarla yürüyor, onu aydınlatacak gücü içimde hissediyordum.
Tozdan iyice beyazlamış kara tahtaya yöneldim. Elime tebeşiri aldım ve yazdım: İyi bir gelecek saygıyla gelecek!
Herkes gözlerini kocaman açmış, ağzımdan çıkacakları merakla bekliyordu. Rahat uyuyabilirsin ablacığım! Sevgiye, saygıya yön verecek meşale artık ellerimde.
*Bu yazı Fethiye İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Trafikte Saygı” konulu kompozisyon yarışması için yazılmıştır.
Üstat iş başımdaa
Allah rahmet eylesin. Çok üzüldüm ablanız için.
Gerçekte ablam yok, bu bir kurgu sadece. 🙂
aman yaaaa 😀 😀 😀 utandım şimdik. Bir yandan da sevindim 🙂
ahahahahaha 😀
Çok güzel bir yorum atacaktım ama aşağıdaki yanlış anlaşılmayı okuyunca koptum. unuttum herşeyi :))
hahahhaha Bu yazı Fethiye İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Trafikte Saygı” konulu kompozisyon yarışması için yazılmıştır.
Yani bunu belirtmem gerekiyor ki üstteki yorum gibi yanlış anlaşılma olmasın. Kurgu olduğu belli olsun yani. Ayrıca ikincilik elde etmiştim onu yazmak istemedim. Bu arada neye güldüğümüzü anlayamadım.
Eline sağlık berna…
gelsin bakalım!, tebrikler